4 Kasım 2010 Perşembe

Kahramanım benim

Her kültürün kendine has kahramanı vardır,ancak bu kendine has kahramanların ortak noktaları da çokdur.

Sert koşullarda yetişen kültürlerin kahramanları da sert karakterli olur. Ejdehaları öldürürler ve tek elle kullandıkları kılıçları ile bir vuruşta bir çok düşman askerini yere sererler. Modern sinema tekniklerinin bize inandırmakta zorlandığı bu sahnelerin zamanında nasıl gerçekleştiği hep benim için bir merak konusu olmuştur.

Bu tür kahramanlar, küçük kabilelerden, dört bir yanı düşmanlarla dolu topraklardan çıkar. Erken hayata atılırlar, hemen kılıç tutarlar ve nadiren yataklarında ölürler.

Öyküleri ağızdan ağıza anlatılmaya müsait olduğu için öykünün  anlatıcının keyfine kalmış bir derinliği vardır. Daha çok kılıç tekniğinin mükemmelliği, kollarının gücü anlatılır dinleyenlere.Ha birde istediği kadını nasıl elde ettiği. Dinleyenler inanmasa da en azından inanmayı isterler.

Her kültürün, bir dönemi, ama özellikle ilk ortaya çıktığı, ana hatlarının belirlendiği dönemi, bu tür kahramanlar ile ifade edilir. Kahramanlar saf, temiz, becerikli ve çok cesurdur. Genellikle yalnız çalışırlar. Uçan turnayı gözünden vurular. Bir çok sevgilileri vardır, Çocukları olur ama dövüşmekten fırsat bulamazlar çocuklarını yetiştirmeye, mesela nedense hep yıllar sonra baba ve oğul bir araya gelir, kahramanlar genellikle erkekdir ve dişi kahraman  pek nadirdir.

Zaman içinde kahramanların genel karakteri değişir. Artık kahramanlar diğer kahramanlar ile işbirliği içindedir. Birinin açığını öbürü kapatır, daha sade, daha az mükemmel ve daha gerçekçidirler.

Ait oldukları toplumun değişen yüzünü sergilerler, artık dört bir yanı düşmanla çevrili topraklar daha az tehlikelidir. Düşmanların saygısı kazanılmıştır. Ara sıra ufak tefek çatışmalar olsa da netice de güçler ve taraflar bellidir.

Kahramanlar daha rafinedir. ağızdan ağza anlatılan öykülerin yerine, yazılı öyküler belirir. Anlatıcın keyfine bağlıdır pek çok şey hala, ama yine de model kim anlatırsa anlatsın aynıdır. Kılıkları ve kıyafetleri değişir,detaylanır sadece düşmanla savaşmak değildir artık konu. Kahramanlar artık maddi zenginlik peşinde de koşmaktadır. Kendi halinde sokak çocukları bir bakarsınız ki bir gün kral olur.

Bir dönem sonra kahramanlar bir kere daha evrim geçirir.

 Artık akıl, zekâ, diplomasi ön plandadır. Kahramanların kuvvetleri, kılıç kullanma teknikleri yerini çözüm bulma yeteneklerine ve sonuca gitme becerilerine hatta kurdukları kumpasın kalitesine  bırakmıştır.

Kahramanların öyküleri artık kalın ciltler doldurmaktadır ve detaylar daha rol model odaklıdır. Kahramanların içinden çıktıkları toplumda değişmiştir. Bağıran çağıran kelle alan kafasına göre takılan kuvvetli lider yerini akıllı, becerikli öndere bırakmıştır. Kahramanlar ve anti kahramanlar neredeyse eşit ağırlıkdadır.

Bu seviyeye gelmiş toplumlarda sanat ve bilim dalında ilerlemeler yaşanır ve her türlü problem akılla çözülür.

Bütün bu farklı dönemlere ait kahramanlık öyküleri, o kültürün çocuklarına birer kılavuz kitap oluşturmaları dışında ait oldukları toplumun gelişmişliklerini de sergiler. 
Thor'un çekicini indirdiği topraklarda Andersen'in masallarını, Ejdarha Dövmeli kız ciltleri izlemiştir. 
Mulan'ın at koşturduğu topraklarda Sholin rahiplerinin öyküleri ve ardından muhteşem çin Edebiyatı doğmuştur. 
Robin Hood ile başlayan değişim iki şehrin hikayesinde zirveye ulaşmıştır.
 Dünya edebiyetının en çekici örnekleri muhtelif toplumların en zorlu dönemlerinde, çok daha eski zamanlardan kalan basit halk öykülerinin evrimleşmesi ile ortaya çıkmıştır. Felsefefi düşünceler, büyük değişimler önce gelişlerini; anlatılan, yazılan öykülerdeki kahramanların değişimleri ile  daha sonra Dünya edebiyatına kazandırılan bir çok toplumun ortak değerlerini, değişen yüzlerini sergileyen birer yaşam kılavuzu görevi üstlenen eserlerle vermişlerdir.
Ne yazık ki bazı toplumlar ,göçebelikten ve yerleştikleri toprakların kültürleri ile kaynaşma adetlerinden vazgeçemedikleriden , kendi kültürleri yokdur.Alışkanlıkları vardır. Matbaayı 200 küsur sene geriden takip ederler, yazıyı 2700 yıl sonradan kullanmaya başlarlar, kahramanları at üstünde bozkırlarda kalmıştır ve sayıları eser mikdardadır.
O yüzden nadir lider ve önder yetişirirler,o yüzden yalnız,kırgın ve ümitlerini kolayca yitirmeye meyillidirler.
05.11.2010
 
 

1 yorum:

  1. Konuya birazda pazarlama penceresinden bakmakta fayda var sanırım. Mesela Robin Hood iyi pazarlanmıştır.
    Bu topraklarda yaşayanları yerleşik ve göcebeler diye kesin ifade ile ayrıştırmak ne kadar doğru olur bilemedim. Bu topraklar mozaik özelliğini, 10.000 yılın üstünde bir süreçte aradaki muhteşem harcın dahi görülemeyeceği şekilde kazandığını düşünüyorum. Hele hele göçebelerin, bu topraklardan göçüp tekrar bu topraklara döndüğü konusundada ciddi kanıtlar varken. 1200 lerle başlayan kültürel duraklamadan istifade Batı kültürünün sahiplendiği Likya dan Amazonlara, Hektorlara ve daha yüzlerce kahramanlık olay ve öykülerine bu topraklada rastlamak hiçte meşakkatli bir araştırma gerektirmeyecek boyutta...
    Sonuç itibarıyla; konuyu yerleşik-göçebe ekseninde mi yoksa 1200 lerle başlayan kültürel duraklamada mı aramak lazım ? Değerlendirmekte fayda var :-))

    YanıtlaSil